* Tiroit ameliyatı sonrası iyileşme süreci

Merhaba,
Tiroit ile ilgili son gelişmeler hakkında sizi bilgilendireceğimi söylemiştim ama birazdan anlatacağım haklı gerekçelerim nedeniyle malesef bu yazıyı yazmam ameliyatımın 6. haftasına denk geldi.

Öncelikle şunu söylemem lazım,
Hayır kesinlikle zor bir ameliyat, ağrılı bir yara, hareket kısıtlaması yaşadığım bir süreç geçirmedim.
hatta daha evvel farklı nedenlerle iki kez daha ameliyat olduğum için ufak bir kıyaslama yapabiliyorum ve rahatlıkla şunu söyleyebiliyorum "onlar ameliyat ise tiroit hiçbir şey"...

Ancak.
Hemen bir başka paragrafa geçmek zorundayım,
Hayatımda bu kadar sancılı bir süreç geçirdiğimi de hatırlamıyorum.
İçimde ne kadar kalem varsa yıkıldı sanki.
Savunmasız, güçsüz, kırılgan, alıngan, melankolik bir insana dönüştüm.
Sorsanız beni mutsuz eden hiçbir şey yok hayatımda fakat her an dokunsanız ağlayacak gibi geziyorum.
Başım önüme eğik, ruhum delik deşik.
Ne kadar düşünce varsa beynime üşüşmüş halde ve ben hiçbiriyle baş edemiyorum.
Tam bir "boşa koysam dolmuyor" durumu.

Daha evvel depresyona girdiğimi sandığım zamanlar olmuştu. Bu sefer yaşadığımla hiçbir ilgisi yokmuş, bunu söyleyebilirim.
Nasıl desem, Harry Potter okudunuz mu daha evvel? Orada Ruh emiciler vardı.
İnsanı "içi boşaltılmış bir cesede" çeviriyorlardı.
Sanki doğru zamanda, doğru yerde "expacto patronum" diyememiş gibiyim!

Bu durumum sadece beni değil ailemi de çok yordu.
Sessiz kalmam (ses tellerimdeki ödem nedeniyle) daha çok içime dönmeme vesile oldu.
Elbetteki bu dönüşlerim bangır bangır gümbür gümbür olmadı. Ufak ufak kendime yürüdüm ama kocaman adımlarla da etrafımdan kaçtım! 
düşünsenize evin içinde biri sürekli boş bakıyor etrafına, sürekli gergin ve öfkesini kusacak yer arıyor.
bir gün alttan alıyorsunuz, iki gün alttan alıyorsunuz, üçüncü gün görmezden geliyorsunuz ancak altı haftanın sonunda siz de kendinize kaçacak delik aramaya başlıyorsunuz.
İşte tam da bu noktada, ne kadar farkındalığı yüksek bir insan olduğumu sizlere göstermek istiyorum.

Ameliyatımın 3. haftası geride kalırken daha fazla evde oturup kendi kendime öfkelenemeyeceğimi keşfettim.
Bir de ameliyatın hormonal etkileri nedeniyle çok güçsüz düşmüştüm.
Bedensel olarak merdiven çıksam nefes nefese kalacak kadar yıprandığımı gözlemliyordum.
İçsel anlamdaki güçsüzlüğümü ise zaten yukarda anlatmıştım.

...derken bir gün kendimi Ankara'daki Yogaşala'nın kapısında buldum.
İçeri girdiğimde kaydımı alırlarken "neden yoga?" diye sordular.
Ben de merdiven çıktığım için nefesimi kontrol etmeye çalışırken "bu yüzden" dedim.
"Nefesimi kontrol edemiyorum ve çok güçsüzüm. Hem bedensel hem de ruhen çok kırılganım" dedim.
ve bana ne kadar doğru bir tercihte bulunduğumu söylediler.
Şimdi Yoga merkezinde üçüncü haftam geride kalıyor ancak buna gerçekten  daha sonra değinmek istiyorum çünkü tiroitin etkileri konulu yazıda anlatılamayacak kadar uzun ve içsel bir süreç.
Yogaya dair ne biliyorsam hepsinin yanlış, yogaya dair neye inandıysam çoğunun üfürükten teyyare olduğunu farkettiğim bedensel farkındalığın kabulleniş ve affedişle harmanlandığı bir hayat tarzı.
O yazıyı yazana kadar size en azından şunu söyleyebilirim. "Ben kendimi buluyorum".  İnançtan uzaklaşmıyor, inanmaya başlıyorum.

Kendi adıma bu süreçte yaptığım ikinci en iyi şey ise Buğra Buyrukçu hocam ile tanışmam oldu.
Resmen merkezinin kapılarını bana araladı.
Akupunktur sayesinde hayat enerjimi yerine getirmek için beni terapiye aldı.
Buna terapi demek istiyorum çünkü içimdeki eksikliği gördü ve şu an tam da oraları tedavi ediyor.
Benim endişem hep "ne kadar kilo alacağım?" oldu. Böyle söyleyince size anlamsız gelebilir fakat hayatının son 10 yılını kilo alıp vermek ile geçiren biri olarak cidden aldığım her kilo beni ayaklarımdan tutup yerin dibine çekiyor. İki koca el , beni sımsıkı sarıyor.
Buğra hoca da bu yüzden bana "olanı" anlattı. "olmak zorunda olanı" söyledi.
Çaresi için de elini uzattı.
Bazen ulaşılabilir birilerinin olması bile mutlak çabaya ulaşırken size destek veriyor.

Umarım kısa zamanda (tüm aç kalmalarıma, yürümelerime, yogaya, sıkı diyetime rağmen) 6 haftada aldığım 2.5kg'yu da vereceğim.
Bunun için "ketojenik" besleniyorum.
Amaç , metabolizmayı hızlandırmak. Depoladığı karbonhidratı uzak tutmak ve daha önce "asla vazgeçmem" dediklerimi sağlığım için bir süre de olsa kenara bırakıp değişimime ayak uydurmak.
Açıkçası çok zor olacak sanmıştım ama bana bir liste vermedi.
Yasaklar kısmında 5-6 kalem vardı. "Bunları yeme" dedi. Ben de baktım ki onların dışında seçeneğim çok. Hiç kendimi "ama şimdi bunları yemezsem mutsuz olurum" düşüncesine hapsetmeden "ay ne güzel şeyler yiyorum" mantığıyla bakıp rahatlattım. ilk 3 günüm sinirli geçti. Fakat şimdi iyiyim.. Umarım başarabilirim...

Nasıl anlatsam...
Benimki artık bir tedavi süreci değil, içsel arınma dönemi.
Ameliyatım için bir kez bile arayıp "geçmiş olsun" demeyen insanlarla çalışıyorum ben.
Haber olmak için beni sık sık arayan "seni çok seviyorum" diyen ama ameliyattan sonra destek istediğim bazı konularda bana cevap bile vermeyen insanların yüzüne bakıyorum ben.
Beni sadece mikrofon olarak görenler de var ki aman diyeyim, evlerden uzak.
Ne kadar ayıp değil mi?
İşte Buğra hoca ve yoga bana önce affetmeyi sonra da arınmayı gösterecek.
Biri vücudumu biri de ruhumu arındıracak. 
Ben kendimi ve bünyemi kabullendim.
Böyle bir bütünüm, böyle tam kalabilirim.
Herkese bir parçamı vererek kalbimi özgür kılamam.
Bir şeyleri "değiştireceğim"  diye kendimi yıpratmayacağım artık. 

Öyle işte.
Artık işe başladım.
Çok ekranlara dönemedim ama yakında boynumda fularımla iyi kötü/çatlak patlak sesimle yayın yapmaya başlarım.

Diyeceğim o ki,
Tiroit ameliyatından korkmayın.
Korkmanız gereken hormonlarınız olsun.
Onlar sizi devirmedikçe, iyileşmede bir şey yok.
Hem boşverin, devirirse de devirsin.
Çaresi varmış, öğrendim.

Sevgiler.
Rüya







Yorumlar

Popüler Yayınlar