" BEN BÖYLE DE GÜZELİM ! "
okurken dinlenesi parçalar :
https://www.youtube.com/watch?v=9OIjPKLuu5g
https://www.youtube.com/watch?v=TH7KROMUspk
---
Bu cümleyi herkesin yüzüne haykırmak istiyorum!
" Ben böyle de güzelim "
...
Bizden daha iyisi olmamızı bekleyen insanlardan çok sıkıldım. Beden muhafızlarından, hayat kelepçelerinden yoruldum.
O nedenle bugün, kendi kendimle konuşur gibi bir olumlama yazısı yazmaya karar verdim. Umarım, kendinizi her kötü hissettiğinizde dönüp bu yazıyı okumak istersiniz. ( ve umarım bu yazıyı bir daha hiç okumaz, kendinizi de asla kötü hissetmezsiniz!)
...
Ben bu bedene doğdum.
Birileri benden hep daha güzel oldu. Kiminin saçları daha gürdü, kiminin gözleri renkliydi, kimi de daha zayıftı.
Biliyorum ki,
Benden daha şanssız olduğunu düşünenler de vardı. Çünkü bu halimle bile birinin kötüsüyken, bir başkasının iyisi olabiliyordum.
Doğum eşit değildi, yaratılanlar gibi.
Kaş, göz, bacak, el , kol ...
Ben iyiyim ve mükemmelim demek için yeterli sebeplerdi.
En azından 20'li yaşlarda.
Şükretmek, her zaman bizi daha iyi sonuçlara ulaştırıyor,
Tıpkı 30'ların başında olduğu gibi...
Bu nedenle de artık biliyorum ki, hayattayım ve nefes alıyorum. Her ne koşulda olursa olsun hayatı deneyimliyorum. Ben böyle de mükemmelim.
Sizden daha iyi birinden bunu duyduğunuzda
"senin için demesi kolay tabi" diyorsanız içinizden önce kendinizle olan savaşınızı bitirmeniz gerektiğini farketmeniz lazım...
Kimse sizden daha iyi olamaz.
Fakat ayrımını yapmak önemli.
Birileri sizden daha iyi bir işte çalışabilir.
Birisinin sizinkinden daha çok ayakkabısı olabilir.
Bazılarının giyim kuşamı daha iyidir,
kimi insanlar iyi mekanlarda yiyip içer ve bunu yaparken de zorlanmaz.
kimilerinin ise evet, daha güzel bir yüzü , vücudu , arabası ve hayat şartları var.
Üzgünüm ama " ben yarışın dışındayım" demedikçe gözlerinizin ne kadar güzel baktığını görmeniz mümkün değil.
Bazı insanların aura'sı vardır.
Metrelerce öteden "önce havası" gelir.
Saçını atışı, oturuşu, gülüşü, tarzı, tavrı...
" Ya bunda da bir şey var!" dedirtir size.
Sanki kıyamet kopsa o yine de içinden sıyrılacak gibidir.
İşte o insan, kendini seviyordur.
Bedeninize ve ruhunuza
"seni seviyorum, sana güveniyorum, senin eksik olduğunu düşünmüyorum" mesajını yollamadıkça içeride bir yerlerde hep strese gireceksiniz.
Beden aklınız, sandığınızdan daha zeki.
Sessizliği bile duyar.
O yüzden en yüksek perdeden kendinize inanmanız lazım.
Öyle yüksek perdeden inanın ki , tüm soru işaretleriniz duyulmaz olsun.
Anlatabiliyor muyum?
Kendinizle konuştuğunuz olur mu hiç?
Kadınlar belki, o da daha çok aynaya baktıkları için...
Ya da şöyle sorayım.
aynaya bakarken,
kendinize "günaydın" dediğiniz oluyor mu?
Neticede iyi kötü herkes uyanınca ihtiyaçlarını gidermek arzusuyla banyoya gidiyor, kafasını kaldırıp bir aynaya bakıyor, kendiyle göz göze geliyor.
İşte, sabahları kendinizle kurduğunuz o ilk teması merak ediyorum.
Kendinizi gördüğünüzde , selamlıyor musunuz?
Ruhunuzun buna ihtiyacı olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Neden yarın denemiyorsunuz?
Bazen o kadar farkedilmez oluruz ki,
Harry Potter ve Sırlar Odası'ndaki görünmezlik pelerini üzerinize örtülür.
Kendinize "orada" olduğunuzu kanıtlayın.
Çünkü öyle anlar geliyor ki insan "ben neredeyim?" diyor.
Farkındalığınızı yitirmeyin, esas olan bu.
iş güne başlamak ile bitse yine iyi.
her günün bir de gecesi var.
Nasıl uyandığınız kadar, nasıl uyuduğunuz / uyuyabildiğiniz de önemli.
Biliyorum,
ben de aynıyım.
Gün içinde ne kadar stres toplayabilirsem topluyorum.
Haber yazarken, gazete okurken, habere giderken, haberden dönerken...
Her zaman kızacak bir konum vardır.
Hiçbir şey yapamazsam kendimi "hiç olmayan bir konuşmanın olma olasılığı yüzünden kavga ederken" bulabiliyorum.
- o bana şöyle derse, ben de ona böyle derim.
Çoğu zaman da kimse bana bir şey dememiş oluyor.
Benim de tüm kavgalarım , stresini yüklenmem ile son buluyor.
Bunu yapmamak lazım,
Yapıyorsak da yatağa girdiğimiz andan itibaren "unutmak" lazım.
Çünkü biliyorum ki,
hiçbir zaman uyuduğumuz gibi uyanmıyoruz.
Büyüklerimiz haklı.
Çoğunlukla "uyuyunca geçiyor".
Bu nedenle de yatağa yattığımızda "peki, öyleyse. yarın düşünürüm bunu da" diyebilmeliyiz. Gecenin bir köründe içimizden didişerek sonuca varamayacağımıza göre ertesi günden iyi bir şeyler ummaktan başka çaremiz var mı?
Kendinizle inatlaşmayın.
Çünkü bunun adı, huzurunuzla kavga etmek.
Gece olunca köprünün iki ucunda da siz varsınız.
ister kendinize yol verirsiniz,
ister kafa kafaya verip itişirsiniz.
...
Beni en sık takip edenler genelde "bedensel olarak" halinden memnun olmayanlar. Zaten ben de en iyi onlarla ortak nokta bulabiliyorum kendime.
Şunu söylemem lazım ki,
"Harikayım" olumlamasını yaptığımdan beri gerçekten de öyle hissediyorum.
"Ama sen zaten zayıfsın!" diyorsa şu an içinizden birileri bana...
Ben beynimde "hep şişmanım" derim.
çünkü şişmanlık benim en karanlık hapishanem.
değiştiremem.
İçinde yaşamayı öğrendim.
Bu da mahkumiyetimi çekilir kılıyor, tavsiye ederim.
Mesela benim en sık duyduğum cümlelerden biri de
"ama senin boyun var"dır.
Genelde de kilomun 64 olduğunu söylediğimde duyuyorum.
Çünkü 64 kilogram, nasıl desem.. Uvv! çok.
Ah bir de
"Yaparsın sen, sen 56 kilo vermiş insansın"
Aslında iyi niyetle söyleniyor biliyorum ama ben artık sadece çevremdeki insanlara eğer kilodan dert yanıyorlarsa
"Demek ki şu an zamanı değil, böyle iyi görünüyorsun." diyorum.
Lütfen siz de etrafınızdakilere bunu demeyi ihmal etmeyin olur mu?
Hatta kendinize de sık sık "böyle de güzelsin" mesajı yollayın.
Mutlaka karşılığını alırsınız.
Bu yazıyı daha fazla uzatmak niyetinde değilim.
Hayatta bazen en güzel kelime
"Peki" olabilir.
Elbette doğru yerlerde kullanmak şartıyla...
Yani kendinize.
Bu akşamdan itibaren lütfen
Özbenliğinize seslenirken,
"Peki" deyin.
Peki, sen nasılsın?
Peki, bugün nasıl hissettin?
Peki, bununla nasıl başa çıktın?
Peki, bu seni zorlamadı mı?
Peki, sonra ne oldu?
Peki, o ne dedi?
Peki, sen ne yaptın?
Peki, sen halledersin.
Peki, halletmesen ne olur?
Peki, sen yaparsın.
Peki, bugünlük boşversen?
Peki, yarın ola hayrola..
Peki, sen zaten böyle de güzelsin.
Peki, ben de seni seviyorum.
Peki...

Yorumlar
Yorum Gönder