* Kalp Nefesiyle Affetmek
...
Affettim.
Beni ezen, üzen, hırpalayan, incitip katlayıp bir köşeye atan herkesi, her anıyı, her duyguyu..
- nefes alamıyorum!
... diyerek ağladığım onlarca geceyi de ,
32 yaşındaki Rüya'nın, gittiği her yere götürdüğü "yalnızlığını" da ,
Kendini anlatırken cümlesiz kaldığı kederlerini de...
Hepsini affettim.
Bunca yıldır,
Tahsildar gibi fatura kestiğimi farkettim.
Anneme, babama, beni kullanan arkadaşlarıma, sevgiliyken kendi yoluna gitmek isteyen eşime...
Kendi idealimin içinde, kendi idollerimi kurduğumu anladım.
Bir sürü kalıbın içine, bir sürü insanı sıkıştırmaya çalıştım,
beni kategorize etmek isteyenlere ise hep kırıldım, hep darıldım.
Haksızdım diyemem,
Haklıydım pek çoğunda , evet.
Ama haklı olma duygusuna öyle sarılmıştım ki, haklılığın verdiği o kederi de sevdim...
Melankoliydi tutunduğum dal, dalımı da sevdim...
Bazen, kalabalığın ortasında yalnız kaldım.
Sandım ki, yalnızlık bir kaderdi ruhuma.
Böldüm, parçaladım, kendimi dağıttım.
Fakat hayat bir rastlantılar bütünü değil.
Her şeyin bir sebebi var,
ve o sebepler, bazı köşe başlarında bekliyor bizi.
Bunu öğrendim...
Önce "Kintsugi" diye bir sanattan haberdar oldum.
Bu sanata göre Japonlar, 600 yıldır kırılan eşyalarını altın ile onarırlarmış.
bunun temelinde ise wabi-sabi felsefesi yatarmış yani kırılan ve eskiyen eşyalardaki güzelliği görürler hatta altın ile onardıktan sonra onu ilk halinden daha kıymetli, değerli hale getirirlermiş. Bir nevi, kusurların mükemmelliği işte...
Yani biz mükemmel olmak zorunda değiliz, kırık yerlerimizi kendimiz onarabilirsek, ilk halimizden daha değerli olmaz mıyız? işte kintsugi böyle bir şey...
Bununla kalmadı tabi "kader taşlarım"
Aylardır ertelediğim, haftalardır görmezden geldiğim bir çağrıya kulak veresim tuttu.
Nefes ve Yaşam Akademisi instagram'dan canlı yayın ile " Kalp Nefesi" çalışması yapacağını duyurmuştu, unutacağımı biliyordum. Eşimin ablasından hatırlatmasını rica ettim - ki kendisi de bir nefes koçu - Hakikaten de unuttum.
Neredeyse çalışmaya geç kalmak üzereydim,
Saniyeler içinde hazırlıklarımı yapıp yatağıma oturdum...
Işıkları kapattım, bir mumun alevinde o anı beklemeye, beklerken de dinlemeye başladım...
"kalp nefesi"nin ne olduğunu da öyle öğrendim.
Annemizi affedecekmişiz.
Bizi üzenleri,
Sevilmediğimizi zannettiğimiz o anları...
Ve sonra,
o an geldi...
Odaklanamıyorum dediğim ,
Kafamın içinde başka anları planladığım zamanlarda bile
ansızın aklıma düşen "ama seni affedemiyorum" dediğim kişiler, anılar ile karşılaştım.
işte tam da o esnada nefes koçunun "affediyorum" dediğini duydum...
Demek ki yanlış yerde ama doğru frekanstaydık, nefesin mucizesine şaşırdım...
İçimde bir ip hala o sancılı anlarıma sarılı,
fakat yaşadığım ne varsa, beni daha değerli yaptı o kesin...
belki benim takıldığım, tökezlediğim taşlar oğlumun yolunu aydınlatmıştır, bilmiyorum, bilemem de...
Affedebildiğim için,
kendime teşekkür ederim.
Rüya
Mayıs, 2020
Affettim.
Beni ezen, üzen, hırpalayan, incitip katlayıp bir köşeye atan herkesi, her anıyı, her duyguyu..
- nefes alamıyorum!
... diyerek ağladığım onlarca geceyi de ,
32 yaşındaki Rüya'nın, gittiği her yere götürdüğü "yalnızlığını" da ,
Kendini anlatırken cümlesiz kaldığı kederlerini de...
Hepsini affettim.
Bunca yıldır,
Tahsildar gibi fatura kestiğimi farkettim.
Anneme, babama, beni kullanan arkadaşlarıma, sevgiliyken kendi yoluna gitmek isteyen eşime...
Kendi idealimin içinde, kendi idollerimi kurduğumu anladım.
Bir sürü kalıbın içine, bir sürü insanı sıkıştırmaya çalıştım,
beni kategorize etmek isteyenlere ise hep kırıldım, hep darıldım.
Haksızdım diyemem,
Haklıydım pek çoğunda , evet.
Ama haklı olma duygusuna öyle sarılmıştım ki, haklılığın verdiği o kederi de sevdim...
Melankoliydi tutunduğum dal, dalımı da sevdim...
Bazen, kalabalığın ortasında yalnız kaldım.
Sandım ki, yalnızlık bir kaderdi ruhuma.
Böldüm, parçaladım, kendimi dağıttım.
Fakat hayat bir rastlantılar bütünü değil.
Her şeyin bir sebebi var,
ve o sebepler, bazı köşe başlarında bekliyor bizi.
Bunu öğrendim...
Önce "Kintsugi" diye bir sanattan haberdar oldum.
Bu sanata göre Japonlar, 600 yıldır kırılan eşyalarını altın ile onarırlarmış.
bunun temelinde ise wabi-sabi felsefesi yatarmış yani kırılan ve eskiyen eşyalardaki güzelliği görürler hatta altın ile onardıktan sonra onu ilk halinden daha kıymetli, değerli hale getirirlermiş. Bir nevi, kusurların mükemmelliği işte...
Yani biz mükemmel olmak zorunda değiliz, kırık yerlerimizi kendimiz onarabilirsek, ilk halimizden daha değerli olmaz mıyız? işte kintsugi böyle bir şey...
Bununla kalmadı tabi "kader taşlarım"
Aylardır ertelediğim, haftalardır görmezden geldiğim bir çağrıya kulak veresim tuttu.
Nefes ve Yaşam Akademisi instagram'dan canlı yayın ile " Kalp Nefesi" çalışması yapacağını duyurmuştu, unutacağımı biliyordum. Eşimin ablasından hatırlatmasını rica ettim - ki kendisi de bir nefes koçu - Hakikaten de unuttum.
Neredeyse çalışmaya geç kalmak üzereydim,
Saniyeler içinde hazırlıklarımı yapıp yatağıma oturdum...
Işıkları kapattım, bir mumun alevinde o anı beklemeye, beklerken de dinlemeye başladım...
"kalp nefesi"nin ne olduğunu da öyle öğrendim.
Annemizi affedecekmişiz.
Bizi üzenleri,
Sevilmediğimizi zannettiğimiz o anları...
Ve sonra,
o an geldi...
Odaklanamıyorum dediğim ,
Kafamın içinde başka anları planladığım zamanlarda bile
ansızın aklıma düşen "ama seni affedemiyorum" dediğim kişiler, anılar ile karşılaştım.
işte tam da o esnada nefes koçunun "affediyorum" dediğini duydum...
Demek ki yanlış yerde ama doğru frekanstaydık, nefesin mucizesine şaşırdım...
İçimde bir ip hala o sancılı anlarıma sarılı,
fakat yaşadığım ne varsa, beni daha değerli yaptı o kesin...
belki benim takıldığım, tökezlediğim taşlar oğlumun yolunu aydınlatmıştır, bilmiyorum, bilemem de...
Affedebildiğim için,
kendime teşekkür ederim.
Rüya
Mayıs, 2020
x

Yorumlar
Yorum Gönder